CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, İstanbul’da yaşanan depremin ardından Elazığ ve çevresine dikkat çekti. Karakoçan, Kovancılar ve Palu’nun yüksek risk taşıdığını vurgulayan Erol, Bingöl-Tunceli hattında beklenen büyük depremin Elazığ’ı da doğrudan etkileyeceğini belirterek acil eylem planı çağrısında bulundu.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, İstanbul’da meydana gelen depremin ardından yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin birinci dereceden deprem ülkesi olduğunu hatırlatarak, Elazığ’ın da bu büyük tehlike karşısında hazırlıklı olması gerektiğini belirtti. Özellikle Karakoçan, Kovancılar ve Palu ilçelerinin ciddi bir risk altında bulunduğunu vurgulayan Erol, yaşanabilecek büyük bir depremin yalnızca çevre illeri değil, Elazığ’ı da doğrudan etkileyebileceğini ifade etti.
“Deprem, Bu Coğrafyanın Kaçınılmaz Gerçeğidir”
Erol, deprem riskinin ülkemizin her köşesinde var olduğunu ancak özellikle Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alan illerde bu tehdidin daha büyük olduğunu dile getirdi. Elazığ’ın geçmişte birçok kez depremle yüzleştiğini hatırlatan Milletvekili, “Deprem, bu coğrafyanın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Artık deprem olduktan sonra ne yapacağımızı konuşmak yerine, deprem olmadan önce atacağımız adımları konuşmalıyız. Alınacak önlemlerle hem can kayıplarını hem de yıkımı asgariye indirebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
“Bingöl ve Tunceli Hattındaki Tehlike Elazığ’ı Da Etkileyecek”
Gürsel Erol, uzmanların uzun süredir uyarılarda bulunduğu Bingöl-Tunceli hattına da dikkat çekti. 7.4 büyüklüğünde bir depremin bu bölgede beklenildiğini belirten Erol, bu tür bir depremin sadece Bingöl ve Tunceli’yi değil, aynı zamanda Elazığ’ı da ciddi biçimde sarsacağını dile getirdi. “Bu artık bir ihtimal değil, bilimsel verilere dayalı bir öngörüdür. Bazı bölgelerde bu depremin etkisinin 10 şiddetini bulabileceği ifade ediliyor. Bu, taş üstünde taş kalmama ihtimali demektir. Böyle bir senaryoya karşı Elazığ’ın da hazırlıklı olması gerekmektedir,” dedi.
“Sadece Fiziki Yıkım Değil, Göç Dalgası da Beklenmeli”
Milletvekili Erol, olası bir büyük depremin yalnızca yapıların yıkılmasıyla sonuçlanmayacağını, aynı zamanda Bingöl, Tunceli ve çevre ilçelerden Elazığ’a doğru yoğun bir göç dalgasının da oluşabileceğini söyledi. Bu durumun, yeterli altyapı hazırlığı bulunmayan şehirler için büyük sosyal, ekonomik ve idari sorunlara yol açabileceğini belirten Erol, “Plansız ve kontrolsüz bir göç, Elazığ gibi kentlerin demografik yapısını zorlayabilir, kamu hizmetlerinin yetersiz kalmasına sebep olabilir. Bu nedenle bu riske karşı bugünden hazırlıklı olunmalı” ifadelerini kullandı.
“Yerinde Dönüşüm ve Bina Yenileme Şart”
Deprem riskine karşı alınması gereken önlemler konusunda da önerilerde bulunan Gürsel Erol, yerinde dönüşüm projelerinin hızla hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Mevcut yapı stokunun büyük bir kısmının dayanıksız olduğunu ifade eden Erol, bu yapıların bilimsel ve teknik standartlara uygun biçimde yenilenmesinin zorunlu hale geldiğini vurguladı. Ayrıca, vatandaşların da bu dönüşüm sürecine aktif biçimde dahil edilmesi gerektiğini söyleyerek, sadece devletin değil toplumun tüm kesimlerinin bu mücadelede sorumluluk üstlenmesi gerektiğini dile getirdi.
“Bilimsel Temelli, Ortak Akılla Yürütülen Politikalar Şart”
Milletvekili Gürsel Erol, afetlere karşı dayanıklı kentlerin sadece betonarme yapılarla değil; bilim, planlama ve ortak akılla kurulabileceğini ifade ederek şunları söyledi: “Şehirleri sağlamlaştırmak sadece bina yapmakla olmaz. Yerel yönetimler, merkezi yönetim, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımız birlikte hareket etmelidir. Bilim insanlarının görüşleri ışığında hazırlanan planlarla, bu süreci en sağlıklı şekilde yönetebiliriz.”
“Elazığ’ın Güvenliği İçin Vakit Kaybetmeden Eylem Planı Oluşturulmalı”
Son olarak, Gürsel Erol Elazığ, Bingöl ve Tunceli illeri başta olmak üzere bölge genelinde bir an önce kapsamlı bir eylem planı hazırlanması gerektiğini söyledi. Özellikle Ovacık, Bingöl ve çevresindeki yerleşim alanlarında riskin yüksek olduğunu belirten Erol, bu bölgeler için acil müdahale ve yeniden yapılandırma projelerinin vakit kaybedilmeden hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. “Güvenli şehirler ancak bilimsel, planlı ve kararlı bir yaklaşımla mümkündür. Bu bölgede yaşayan her vatandaşımızın can güvenliği için sorumluluk almaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
News
